Search results
Filter
8 results
Sort by:
Doğu akdeniz'de hidrokarbon kaynakları ve uluslararası hukuka göre bölgedeki kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge alanlarının sınırlandırılması ; hydrocarbon resources ın the the eastern medıterranean and delımıtatıon of the exclusıve economıc zone and contınental shelf ın the regıon accordıng ...
Özet: Soğuk Savaş dönemi sonrası değişen küresel ve bölge- sel konjonktür ile son dönemde keşfedilen hidrokarbon kaynakları Doğu Akdeniz bölgesinin önemini artırmıştır. Bölgede yaşanmakta olan gelişmeler Akdeniz havzasındaki enerji tablosunu olduğu gibi bölgesel dinamikleri de önemli ölçüde değiştirecek niteliktedir. Di- ğer taraftan, Kıbrıs Uyuşmazlığının denizlere yayılmasının bir sonu- cu olan bölgedeki hidrokarbon kaynaklarının paylaşılması sorunu sahildar ülkeler arasında işbirliği ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu da son dönemde bölgede yalnızlaşan Türkiye'nin bölgeye ilişkin mevcut politikasını gözden geçirmesini gündeme getirmektedir. Bu çerçe- vede, Türkiye'nin sahildar ülkelerle kuracağı iyi ilişkiler ile bölgede tekrar başat duruma gelmesi, hem Doğu Akdeniz'de hidrokarbon kaynaklarının adil paylaşımını temin edecek deniz alanlarının sınır- landırılmasına yönelik bir anlaşmanın yapılabilmesini hem de diğer sorunların ulusal çıkarlarımıza uygun çözülmesini temin edecektir. Bu kapsamda Doğu Akdeniz'de sahildar devletler arasında kıta sa- hanlığı ve münhasır ekonomik bölge alanlarının sınırlandırması, 'hak- kaniyete uygun çözüme' ulaşmak maksadıyla uluslararası hukuka uygun olarak ve bütün 'ilgili durumlar' dikkate alınarak 'anlaşma' ile yapılacaktır. ; Abstract: The global and regional political atmosphere that changed after the Cold War, together with the recently discovered hydrocarbon resources, have increased the importance of the Eas- tern Mediterranean. Developments taking place in the region are of a significance that can change the energy picture in the Mediterra- nean basin as well as regional dynamics. Furthermore, the problem of sharing the hydrocarbon resources, which has resulted from the extension of the Cyprus dispute to the sea, has revealed the need for cooperation among the littoral states. Therefore, this raises the need for Turkey to review its current policy in the region which at the moment has caused Turkey to be isolated in the region. In this context, Turkey's dominant position for establishing good relations with the littoral states can facilitate the conclusion of an agreement relating to maritime delimitation which will ensure equitable sharing of hydrocarbon resources in the Eastern Mediterranean as well as provide solutions for the other issues in accordance with Turkey's national interests. In this context the delimitation of the continental shelf and exclusive economic zone between litoral states in Estern Mediteranean shall be effected by 'agreement' on the basis of inter- national law and taking account of all the relevant circumstances in order to achieve an 'equitable solution.
BASE
Yumuşama döneminde (1960-1980 yılları arası) Türk dış politikası ; Softening period (1960-1980 years) Turki̇sh forei̇gn poli̇cy
Bu araştırma 1960-1980 yılları arasında Türkiye'nin dış politikasını etkileyen sorunların neler olduğunu konu almıştır. Bu yıllar arasında özellikle Kıbrıs sorunu, Ege sorunları, ABD ve Yunanistan'la olan ilişkilerin bozulması, silah ambargosu ve kıta sahanlığı sorunu Türkiye Cumhuriyeti'ni derinden etkilemiş ve dış ilişkilerinde Türkiye'yi önemli adımlar atmaya zorlamıştır. Yine bu dönemde Orta Doğu'da Arap-İsrail Savaşları ve Ermeni terörü Türk dış politikasının belirlenmesinde belirleyici etken olmuştur. 1960 yılları öncesinde Türk dış politikası genelde Soğuk Savaş'ın küresel politikaları çevresinde yürütülmüştür. Türkiye dış politikada sürekli değişen dünya şartlarında Batı ittifakına sıkı sıkıya bağlı kalmanın kendisini dünyada nasıl yalnız bıraktığını başta Kıbrıs Meselesi olmak üzere birçok sorunda açık bir şekilde fark etmiştir. Yumuşamanın getirdiği reel koşullar çerçevesinde Batı bloğundaki yükümlülüklerinden ve dış politikadaki ana çizgisinden sapmadan Doğu bloku ile ilişkilerini geliştirmeyi hedeflemiş, diğer yandan tüm üçüncü dünya ile özelde ise bunun içindeki İslam ülkeleri ile ilişkilerini artırma siyaseti takip etmiştir. ; This research between the years 1960-1980 Turkey foreign policy is what the problems that affect the subject. These years, especially among the Cyprus problem and the Aegean issues, United States of America relations with Greece, an arms embargo and the continental shelf issue Turkey Republic of Turkey external relations deeply influenced and, forced to take leap steps in. Also in this period in the Middle East, Arab-Israel Wars and Armenian terror has been the deciding factor in the determination of the Turkish foreign policy. prior to 1960, Turkish foreign policy is usually conducted around the global policies of the cold war. Turkey's foreign policy changing world conditions, strict adherence to the Western Alliance itself left alone in the world, especially in many questions, including the Cyprus issue in an open manner. Conveyance of real conditions brought about by the responsibilities of the Western block and the main foreign policy line from the Eastern bloc to develop relationships with targeted, on the other hand, with all the third world in particular, is improving its relations with the countries of İslam in politics.
BASE
Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon keşiflerinin Türkiye'nin enerji güvenliği üzerine etkileri ; Impact of Eastern Mediterranean hydrocarbon discovery on Turkish energy security
YÖK Tez No: 555205 ; Yüksek Lisans ; Enerji ihtiyacını tetikleyen en temel tarihsel gelişme olan sanayi devriminden bu yana enerjinin her zaman çatışmaya yol açan yapısı günümüzde de devam etmektedir. Türkiye gibi ithal fosil enerji kaynaklarına bağımlı ülkelerde enerji güvenliğinin çatışmalara müsait yapısı daha çok hissedilmektedir. Enerjinin böylesi yüksek bir değer taşıdığı, enerji güvenliğinin ise devletler için kilit konumda bulunduğu bir ortamda Türkiye'nin de parçası olduğu Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon rezervleri ve bunların Türkiye enerji güvenliğine etkileri tez çalışmamızın temelini oluşturmuştur. Tez çalışmamızın üzerine kurulduğu esaslardan birincisi, güncel olarak kapitalist sistemin uygulandığı küreselleşme süreci içinde güvenlik olgusunun, uluslararası güvenlik yaklaşımları çerçevesinde anlaşılmasıdır. İkincisi, uluslararası güvenlik olgusunun enerji güvenliği boyutu üzerinden, Türkiye'nin enerji güvenliğinin incelenmesidir. Temel alınan üçüncü esas ise, Doğu Akdeniz'de keşfedilen hidrokarbonların Türkiye'nin enerji güvenliğine herhangi bir etkisinin olup olmadığının incelenmesidir. Bahsettiğimiz bu 3 temel esas üzerine kurguladığımız tezimizin ilk bölümünde güvenlik, küreselleşme, uluslararası güvenlik, uluslararası iş birliği kurumları gibi konular uluslararası güvenlik yaklaşımları üzerinden kavramsal olarak tartışılmıştır. İkinci bölümünde, enerji güvenliği konusu, tarihsel gelişim sürecinden bu yana kavramsal olarak tartışılmış ve Türkiye'nin mevcut enerji görünümü, güncel veriler esas alınarak somut bağlamda ele alınmıştır. Son bölümde ise, enerji keşifleri ile şiddetlenen Doğu Akdeniz'deki çekişmenin güncel olarak gelişimi aktarılmış, bu çekişmede Türkiye'nin yeri gözlemlenmeye çalışılmış ve son olarak elde edilen güncel veriler üzerinden, Türkiye'nin gelecekteki doğal gaz enerjisi tüketim projeksiyonu çıkarılarak, Doğu Akdeniz hidrokarbon rezervlerinin Türkiye enerji güvenliği üzerine etkisi tartışılmıştır. Tez çalışması sonucunda, kavramsal boyutta ele alınan konular ile güncel koşullar bağdaştırılarak, Türkiye'nin enerji güvenliği bağlamında atması gereken bazı adımlar aktarılmaya çalışılmış ve üçüncü bölümde yapılan projeksiyon ışığında, Doğu Akdeniz'deki keşfedilmiş hidrokarbon rezervlerinin Türkiye enerji güvenliği üzerine beklendiği kadar büyük bir etkisinin bulunmadığı saptanarak, Türkiye'nin bu bölgeden hangi konularda faydalar sağlayabileceği anlatılmıştır. ; Since the industrial revolution that is the most basic historical development causing energy demand, always conflict making structure of energy is still going on. Suitable structure of energy security for conflicts are more pronounced on imported fossil energy resource dependent countries like Turkey. Where an Energy carries such a high value, and has been in essential point, east Mediterranean hydrocarbon reserves and effect of these over Turkey's energy security has been the basis of our thesis. First of the principles on which our thesis was founded, is to understand the concept of security within the framework of the globalization process in which the capitalist system is currently applied under the international security approaches. Second is an examination of Turkey's energy security through energy security dimension of international security cases. The third basis is to examine whether there is an effect on Turkey's energy security of the discovery of hydrocarbons in the eastern Mediterranean. Our thesis is based on these three basic principles. In the first part, issues such as security, globalization, international security, international cooperation institutions are discussed conceptually through international security approaches. In the second part of the thesis, the issue of energy security has been conceptually discussed since the historical development process, Turkey's current energy outlook are discussed with current data in the present context basis. In the last chapter, the current development of the conflict in the Eastern Mediterranean, which is exacerbated by energy discoveries, has been described, Turkey's position in this conflict have tried to be observed and finally, with the recent data obtained through Turkey's future natural gas consumption projection, the effect of Eastern Mediterranean hydrocarbon reserves on the Turkey's energy security were discussed. As a result of this study, the conceptual dimension and the current conditions are connected and indicated some steps that Turkey must be taken in the context of energy security. In light of the projections made in the third part, it is detected that no presence of a large effect as expected on Turkey's energy security of the discovered hydrocarbon reserves in the eastern Mediterranean and has been described on which issues from this area Turkey may provide benefits.
BASE
Türk-Yunan ilişkileri (1955-1983) ; Turkish-Greek relations (1955-1983)
1789 yılında gerçekleşen Fransız İhtilalinin üç önemli ilkesinden biri olan milliyetçilik akımının etkisiyle çok uluslu imparatorluklar dağılma sürecine girmiştir. Bünyesinde pek çok farklı milleti barındıran Osmanlı İmparatorluğu da bu akımdan olumsuz yönde etkilenmiş ve bağımsızlığını kazanan ilk devlet Yunanistan olmuştur. Kurtuluş Savaşı'nda birbirlerine karşı mücadele eden iki ülke savaş sonrasında yakınlaşmaya başlamıştır. Bu yakınlaşma süreci 1955 yılında Türkiye'nin Kıbrıs sorununa resmen taraf olmasıyla birlikte sona ermiş ve bir daha da eski seviyesini yakalayamamıştır. Yaşanan sancılı yılların ardından da 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur. Kıbrıs sorunuyla birlikte, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde geri planda tutulan bazı sorunlar da gün yüzüne çıkmıştır. Karasuları, kıta sahanlığı, hava sahası, Ege adalarının silahlandırılması, Batı Trakya, Patrikhane gibi konular bundan sonra Kıbrıs sorunu ile ilişkilendirilmeye başlanmıştır. Yunanistan, 1974 yılında gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekâtına tepki olarak Avrupa Ekonomik Topluluğu ile müzakere sürecine ağırlık vermiş ve bu örgüte üye olarak topluluk ülkelerini ve kurumlarını Kıbrıs konusunda etkilemeye çalışmıştır. Kıbrıs Rum Kesimi 2004 yılında tüm adayı temsilen Avrupa Birliğine dâhil olmuş ve adadaki Türkler yok sayılmıştır. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecinde ise hem Kıbrıs, hem de Ege sorunlarının çözülmesi ön koşul olarak ileri sürülmektedir. Ege Denizi'nde yaşanan sorunlarda Yunanistan, kendi çıkarları doğrultusunda davranmakta ve Türkiye'nin güvenlik kaygılarını göz ardı etmektedir. Bu sorunların çözümü noktasında yapılması gereken ise; hakça ilkeler gözetilerek iki tarafın da yararına olacak uygulamalara gidilmesi gerekliliğidir. Fakat Avrupa Birliği, iki ülke arasında yaşanan sorunlarda geleneksel olarak Türkiye'den taviz beklemektedir. Ancak Türkiye'nin yanı sıra Yunanistan'ın da taviz vermesi halinde iki ülke arasındaki problemlerin bir çözüme ulaştırılması mümkündür. ; Nationalism', as one of the three significant principles of the French Revolution from 1789, has turned to be a significant reason behind the beginning of the destruction process of multinational empires. The including many different nations Ottoman Empire was not an exception. It was also negatively affected by the nationalist movement; and the first state to gain its independence was Greece. After Turkey's 'Independence War' the two fighting against each other sides started becoming closer. Turkey's inclusion in the Cyprian political problem in 1955 has officially put an end to this 'closeness' and since then the relationship between the countries has not improved, the good neighbourly relations have not become the same. After years of pain and hardship in 1983 the Turkish Republic of Northern Cyprus was established. Along with the strong disagreement between the two states about Cyprus, many other kept in the background problems and issues such as territorial waters, continental borders, airspace, armament of the Aegean islands, Western Thrace and the Patriarchate have reoccurred and been associated with the Cyprian problem. In response to the Cyprus Peace Operation from 1974, Greece tried to spread its influence on the Cyprian problem by becoming a member of the European Economic Community and focusing the members' attention to Greece's interpretation of the negotiation process. Representing the entire island Greek Cyprus joined the European Union in 2004 and the Turks on the island were simply ignored. Not only have the resolution of the Cyprian dispute, but also the solving of the Aegean problems become preconditions for Turkey's admission to the European Union. Greece is ignorant to Turkey's safety concerns in the Aegean Sea region and only acts in its own interest. In order to solve this problems it is necessary to implement practices based on fair principles from which both sides will benefit. However, what the European Union usually expects is only Turkey's compromise. Solution to the problematic issues in that region can be reached only by each side making concessions.
BASE
Doğu Akdeniz meselesinde Türk dış politikası ve Türk Dışişleri Bakanlığı söylem analizi: Etki alanı ; Turkish foreign policy on the Eastern Mediterranean issue and discourse analysis of the Turkish Ministry of Foreign Affairs: Sphere of influence
Tarihsel süreç içerisinde sahip olduğu niteliklerle önem arz etmiş, uygarlıkları barındırmış ve mücadele sahası olmuş Doğu Akdeniz, bugün topraklarında tespit edilen yeni hidrokarbon kaynakları ve dünya ticaretinin önemli bir merkezi olması sebebiyle uluslararası ölçüde dikkatleri çekmekte, kıyıdaş ülkelerin ilişkilerini etkilemektedir. Bu anlamda, sadece kıyıdaş ülkeler değil üçüncü ülkeler de bölgede politika yürütmek istemektedir. Bu şekilde çok sayıda aktör doğrudan veya dolaylı olarak Doğu Akdeniz'deki enerji ve deniz hâkimiyeti meselesinin içinde yer almaktadır. Doğu Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerin bölgedeki enerji kaynaklarından faydalanmak için Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge Sınırlandırma Anlaşmaları imzalamaları gerekmektedir. Böylelikle, Doğu Akdeniz'in esas meselesi, deniz yetki alanları paylaşımı, öne çıkmaktadır. Kıyıdaş ülkeler anlaşmalarla belirledikleri sınırlar içinde petrol ve doğal gaz arama ve çıkarma faaliyetleri gerçekleştirmektedir. Türkiye, Doğu Akdeniz'e en uzun kıyısı olan ülke olarak uluslararası hukuk bünyesinde bölgedeki hidrokarbon rezervlerinden yararlanmak için politikalar üretmektedir. Türkiye'nin, Doğu Akdeniz meselesinde dış politikasının nasıl seyrettiği ve ileri sürdüğü tezler temelinde diğer kıyıdaş ülkelerin politikalarının Türkiye dış politikasına yansımaları önemli olmaktadır. Türkiye için Kıbrıs Adası sorununun bölgede etkileri ve Doğu Akdeniz'deki enerji meselesinde Türkiye dış politikasını şekillendiren unsurlar Türk Dışişleri Bakanlığı'nın söylemlerinin analizi temelinde açıklanmaktadır. Doğu Akdeniz'in Türkiye'nin dış politikasını etkilediği ve bunun ilerleyen dönemlerde de yansımalarının olabileceği öngörülmektedir. Bu kapsamda, çalışma Türkiye'nin egemenlik haklarını uluslararası alanda korumak saiki ile gerçekleştirilen Doğu Akdeniz meselesine yönelik dış politikasının ana stratejilerini ve söylemlerini analiz etmektedir. Etki alanı kıyıdaş ülkelerle sınırlı olmayan ve çok boyutlu yansımaları olan süreç, Türk Dışişleri Bakanlığı'nın söylemleri esas ...
BASE
Türk-Yunan ilişkilerinde bir dış politika aracı olarak zorlayıcı diplomasi ; Coercive diplomacy as a foreign policy tool in Turco-Greek relations
Birbiri ile komşu iki devlet olan Türkiye ile Yunanistan arasında bazı sorunlar vardır. Bu sorunların başında da "Ege Denizi" ve "Kıbrıs sorunları" gelmektedir. İki devlet bu iki konuda çeşitli şekillerde karşı karşıya gelmiştir. Türk dış politikasında, Yunanistan'ın statükoyu bozmaya çalıştığı ve tehdit oluşturduğu bazı durumlarda zorlayıcı diplomasinin, güç tehdidi veya güç kullanımı düzeyinde bir dış politika aracı olarak kullanıldığı beş kriz meydana gelmiştir. Bu çalışmada, Türk-Yunan krizleri özelinde, Türk dış politikasında zorlayıcı diplomasi bağlamında güç kullanımının, ne zaman ve hangi durumlarda gerek görüldüğü ve nasıl yönetildiği incelenmiştir. Bu çerçevede, askeri gücün, tehdit veya kullanım düzeyinde kullanıldığı dış politika krizleri, askeri, politik ve hukuki açılarıyla anlatılmaya ve analiz edilmeye çalışılmıştır. Ele alınan bu krizler, "1963-1964 Kıbrıs Krizi", "1967 Kıbrıs Krizi", "1987 Ege Denizi Kıta Sahanlığı Krizi", "1996 Kardak Krizi" ve "1997-1998 S-300 Füzeleri Krizidir". Çalışmada, Türkiye'nin Yunanistan'a karşı uygulamaya koymuş olduğu zorlayıcı diplomasi stratejilerini, bir tehdidi engelleme ve statükoyu ve menfaatlerini koruma gayesi çerçevesinde savunmacı bir üslupla yürüttüğü, uluslararası hukuka uygun davrandığı ve meşruiyet sorunu yaşamadığı sonucuna varılmıştır. ; There have been problems between Turkey and Greece who are two neighboring state. These problems have been stemmed from the issues related to "the Aegean Sea" and "Cyprus". The two states have faced each other in various ways on these issues. This has led to the five crises in which Greece tried to disrupt the status quo and posed a threat to Turkey's security and in which coercive diplomacy was used by Turkey as a foreign policy tool in the form of the threat of use of force or the use of force. In this study, it has been tried to examine when, how and in which conditions the coercive diplomacy was used by Turkey in Turco-Greek crises. In this context, the use of coercive diplomacy has been explained and examined with a special emphasis on its military, political and legal aspects. The crises examined include "the Cyprus Crisis of 1963-1964", "the Cyprus Crisis of 1967", "the Aegean Sea Continental Shelf Crisis of 1987", "the Kardak Crisis of 1996" and "the S-300 Missiles Crisis of 1997-1998". The study concludes that Turkey carried out its coercive diplomatic strategies against Greece in a defensive manner with the aim of preventing a threat and protecting the status quo and its interests, acted in accordance with international law and did not have a problem of legitimacy.
BASE
Türk - Yunan ilişkilerinde Ege sorunu
ÖZET Bu tez ; Türkiye ile Yunanistan ilişkilerinde Ege Sorununu ele almaktadır. Birinci bölümde Yunan milli hedefi olan Megali İdea incelenmiş, Ege Sorunu ile ilgili yönleri ortaya konmuş ve son olarak da Türk Ulusal Hedefi ile Yunan Milli Hedefi (Megali İdea) karşılaştırılmıştır. İkinci bölümde deniz alanına ilişkin sorunlar kıta sahanlığı ve karasuları olarak ikiye ayrılarak incelenmiş her iki ihtilafında tarihsel gelişimi anlatılmış, tarafların tezleri ele alınmış ve tarafların tezlerinin uluslararası hukuka uygunluğu tartışılmıştır. Üçüncü bölümde adalara ilişkin sorunlardan ilk olarak egemenliği tartışmalı adalar sorunu ele alınmış ve Kardak Kayalıkları'nın aidiyeti ile ortaya çıkan egemenliği tartışmalı adalar meselesinin karasuları sorununun çözülmesi üzerindeki etkileri ortaya konmuştur. İkinci olarak adaların silahsızlandırılması meselesi ele alınmış ve Türkiye'nin güvenliği üzerindeki olası olumsuz etkileri ele alınmıştır.Dördüncü bölümde hava sahasına ilişkin sorunlar hava sahası meselesi ve flight information regions (uçuş bilgi bölgeleri) olarak ikiye ayrılarak incelenmiştir. Yunanistan'ın hava sahasını genişletme çabalarının uluslararası hukuka uygunluğu tartışılmıştır. Beşinci bölümde Ege'de NATO komuta kontrol sorumluluklarının paylaşılmasına ilişkin sorunlar (Rogers Andlaşması) ele alınmıştır.Sonuç bölümünde genel bir değerlendirme yapılarak Ege sorununun gerek günümüzde gerekse de gelecekte ülkemiz üzerinde etkileri incelenmiştir.ABSTRACTThis present thesis deals with Aegean Problem existing between relations of Turkey and Greece.In first chapter, Megali Idea that is Greek National Target was studied and examined. And in this chapter aspects related to Aegean Problem were put forth and finnally, Turkish National Target and Greek National Target (Megali Idea) has been compared.In second chapter, problems related to sea field have been divided into two sections, namely as continental shelf and territorial waters and studied and examined and thesises of concern parties have been dealt and thesises of concern parties have been discussed about being in compliance with international laws.In third chapter, problem of islands of which domain and sovereignty of islands being primary problem related to islands has been dealt and sovereignty emerged with belonging state of Kardak rocks has been put forth about disarmament of islands have been discussed as well as possible adverse effects on security of Turkey has been dealt.In fourth chapter, problems related to air field have been studied and examined by dividing into two sections as Air field and Flight information regions respectively. Attempts about extension of air field by Greece have been discussed whether being in compliance with international law or not.In fifth chapter, problems related to sharing command control responsibility of NATO in Aegean region (Rogers Convention) have been dealt.In conclusion chapter, general assessment has been made and effects of Aegean problem on our present time and also in future or our country have been studied and examined.
BASE