This book is concerned with Turkey's political evolution and in particular why a social democratic alternative has never fully developed. Sinan Ciddi examines the roles of nationalism, the political establishment, and the Kemalist ideology.
President Erdoğan and his government are not the sole players in helping to consolidate the country's democratic dismemberment. The danger comes from the very circles who despise his regime the most.
To date, tens of thousands of Turkish citizens have been accused of being FETO members, resulting in the loss of their jobs, possessions, livelihoods, and in many cases, their freedom.
If Erdoğan believed Israel to be the "terror" state he accuses it of being, committing genocide which even "Hitler would have been jealous of," why does Turkey continue business ties?
Ahead of and during Turkey's general elections in May 2023, much of the influential opposition media outlets, with its commentators and journalists, were in a state of euphoria.
A recent meeting between Turkish aid organization representatives and the Taliban's deputy prime minister highlights renewed economic and investment interest by Turkish entities in Afghanistan. The Taliban's growing ties with Turkey are a worrying development as Afghanistan remains a haven for terrorists and narco-state. The post Turkish charity leaders meet with Taliban officials first appeared on FDD's Long War Journal.
"After landslide electoral victories, two referenda and a presidential election, thirteen years of AK Party rule have shattered many myths regarding Turkey's politics and the nature of the party itself. This book argues that the last thirteen years are best understood via the AK party's interaction with the social-political realm. It focuses on criticism, dissent and opposition from prominent organized groups in Turkish society, which themselves represent significantly different traditions, ideologies and interests. Bringing together specialists from across the field, its chapters explore key societal actors to reveal the dynamics behind the last decade of AK Party rule. Overall, the book throws light on the extent to which the government's characters, trajectories, policies and leadership style have been interactively shaped by opposition and dissent. Exploring the historically unprecedented and politically controversial rule of the AK Party, as well as the relationship between modern societal groups and a government driven by a conservative Islamic tradition, this book is a valuable resource for students and scholars of Turkish studies, as well as politics more generally." (Publisher's description)
Günümüzde Avrupa Birliği (AB) aday ülkesi olan Arnavutluk tam üyelik yolunda zorluklarla karşılaşmaktadır. Bu durumun AB'ye bağlı nedenleri olduğu gibi, Arnavutluk'a bağlı nedenleri de vardır. Bu çalışmanın amacı söz konusu nedenleri irdeleyerek bir bütünleşme modeli olan Değişken Geometrili Avrupa Yaklaşımının Arnavutluk için bir seçenek olup olmadığını tartışmaktır. Çalışmada literatür taraması yöntemi kullanılarak yazılı kaynaklar incelenmiştir. Avrupa bütünleşmesinin nasıl gerçekleştirilebileceğine dair çeşitli kuramsal açıklamalar vardır. Siyaset yapıcıların konuya ilişkin katkıları incelendiğinde, işlevselcilik, hükümetlerarasıcılık, kurumsalcılık ve inşacılık gibi klasik bütünleşme kuramlarının dışında, esnek ve farklılaştırılmış bütünleşme modelleri de ortaya koyulduğu görülmektedir. Akademik çalışmalar ise, Değişken Geometrili Avrupa Yaklaşımının farklılaştırılmış bütünleşme kavramının bir alt sınıfını oluşturduğunu göstermektedir. Söz konusu yaklaşım, birçok konuda çekirdek ve diğer üye ülkelerden geri kalmış, ciddi sorunlar yaşayan ülkelerin, bunları çözmesi, hızlı ve daha kolay bütünleşmesi açısından önem arz etmektedir. Arnavutluk'u bu bağlamda ele alan çalışmamız, sonuç olarak, AB için uygun bir bütünleşme yolu olan Değişken Geometrili Avrupa Yaklaşımının, Arnavutluk'un bütünleşme sürecinde karşılaştığı siyasi ve ekonomik zorlukları aşmasında katkı sağlayabileceğini iddia etmektedir.
Günümüzde uluslararası ekonomik birleşme hareketleri önem kazanmaya başlamıştır. Uluslararası ekonomik birleşmeler üye ülkeler arasındaki tüm ticaret engellerinin kaldırılması ve belirli alanlardaki işbirliğinin kurulması ile ilgilenir. Başlıca ekonomik entegrasyon türlerini şöyle sıralayabiliriz: Serbest ticaret bölgeleri, gümrük birlikleri, ortak pazar, parasal birlik, ekonomik birlik, ve tam entegrasyondur.Cumhuriyetin ilanından sonra tüm alanlarda yönünü batıya çeviren Türkiye, özellikle ekonomik alanda AB ülkelerinin önemli partneri olmuş ve bu ülkelerin oluşturdukları organizasyonlar içinde yer almak istemiştir. Türkiye'nin 1963 yılında başlayan birlik macerası 1996 yılında GB'nin kabul edilmesiyle yeni bir boyut kazanmıştır.Tam üyelik esasına göre kurulmuş olan AB sisteminde, ülkeler önce tam üye statüsüne sahip olurlar ve daha sonra siyasal, ticari, mali ortak yükümlülükler altına girerler. 6 Mart 1995'de Türkiye-AB Ortaklık Konseyi Kararı olarak kabul edilen ve 1 Ocak 1996'da yürürlüğe giren Gümrük Birliği ile Türkiye'nin AB'ne tam üye olmadan, tam üye ülkelerin altına girdiği yükümlülükleri üstlenmiştir.Gümrük Birliği ile birlikte Türkiye , AB mallarının sıfır gümrükle ithaline ve AB'nin belirlediği üçüncü ülkelere karşı uygulanacak Ortak Gümrük Tarifesine uyma yükümlülüğüne girerek; AB lehine Türkiye aleyhine ticaretin gelişmesine olanak tanımış ve aynı zamanda sıfırlanan gümrük vergileri ile birlikte, kamu gelirleri içerisinde önemli yeri olan gümrük vergi gelirleri kaybına uğramıştır.Türkiye, dış ticareti yönünden önemli partneri olan AB ile oluşturduğu GB sürecini tekrar gözden geçirecek mekanizmalar geliştirilmelidir. Tam üye yapılmadan gümrük birliğini sürdürerek ticari, siyasi kayıplarının uzun vadede daha da ciddi zararları doğurmasına meydan vermemek için; AB ile karşılıklı menfaatleri gözeten bir serbest ticaret bölgesi antlaşması yapılmalı ve ekonomik, siyasi ve ticari işbirliği bu doğrultuda geliştirilmelidir. SUMMER OF THESİSNowadays, international economical union movement become more important. International economic union is interested in to cancel all commercial handicap between the countries which are member of union and to establish cooperation in certain area. Main economical entegrations are; free commercial zone, customs union, shared market, financial union, economical union and exact entegration.After declaration of republic, Turkey rotateol the direction to the west in all fields. Especially, Turkey become a partner in economical field to EU countries. Turkey wanted to be in all organization in EU. Union advanture started in 1963 for Turkey and it changed in 1996 to end with accepted.In EU system, which is established according to exact membership, first countries have exact member statute and then they shared obligation of political, commercial, financial. In 6 March 1995, Turkey - EU assouote council accepted and in 1996, 1sh january Turkey accepted the all obligation without membership to EU called custom associations.One of the obligation of custom association for Turkey was zero custom to all EU proper ties and to fit shared custom price list that applicated to third countries. These obligations have benefits for EU. However, they affected Turkey economically. Commercial developed against to Turkey. At the same time custom tax which was get zero, and public in come decreased slowly.Turkey should control foreing commercial, which shared with EU. and developed mechanism to check custom union process. Turkey should make a new deal with EU. this should be about free commercial zone. Then, economy, politics and commercial union should developed in this direction. Otherwise, Turkey gets serious harm to the economy.
Cumhuriyet ilanından sonra devleti oluşturan bütün kurumlarda birçok yeni düzenlemelere ve bunun sonucu olarak değişmelere gidilmiştir. Modern toplumlar için bir kalkınma problemi olan eğitim kurumları ve bu kurumlardaki sistemde bu düzenlemeler ve değişmelerden fazlasıyla nasibini almıştır. nasibini almıştır. Eğitim ile ilgili düzenlemeler yapılırken milli devlet politikalarının yanı sıra emsal ülkelerin eğitim sistemi de örnek alınmıştır. Bunun sonucu olarak çeşitli ülkelerden ülkemize 1924'den başlayarak gerek resmi davet yoluyla gerekse gayri resmi olarak yabancı uzmanlar getirtilip eğitim sistemimiz için raporlar tutmaları istenmiştir. Her ne kadar İnönü döneminde bu süreç kesintiye uğrasa dan 1924-1960 yılları arası Türk eğitiminde yabancı uzmanların etkisi daha fazla hissedilmiştir. Ülkemize gelen yabancı eğitim uzmanları 1924-1950 döneminde ABD ve değişik Avrupa ülkelerinden gelirken, 1950'de başlayan Demokrat Parti döneminde ülkemize gelen yabancı uzmanların sadece ABD'li olması dikkat çekicidir. Özellikle bu durum üzerinden Demokrat Parti'ye muhalif çevrelerce ciddi eleştiriler yöneltildiği görülmektedir. Ancak yabancı uzmanlar konusunda ABD'ye yönelişin sebebi dönemin siyasi durumu, küresel güç dengeleri, Türkiye'nin uluslararası lobi ihtiyacından ötürü NATO ya girmesi ve ABD ile doğal müttefik olması olarak gösterilmektedir. Araştırmamızın amacı yabancı uzmanların eğitim sistemimiz hakkında tuttuğu raporların nitel olarak yeterliliklerini saptamak, olumlu ve olumsuz yönlerini ortaya koymaktır. Bunun için hazırladıkları raporlara ulaşılmış ve objektif bir açıdan değerlendirmeye tâbi tutulmuştur ; After the decleration of The Republic, there were many regularitions over the all institutions which had formed the state and, with the result of these, some changes education foundations which are a development problem for modern societies and the system in these foundations were highly effected by these regularitions and changes. While regulations related to the education are being done, the educational system of precedent countries are taken as an example as well as national government policies,too. Consequently, foreign experts from diffrent countries had been imported either via official invitation or non official way since the beginning of 1924, and wanted them to report our educational system. Altought this period was interupted between 1924-1960 years during the İnönü management ,the impact of the foreign expert was felt higly. It is remarkable that foreign education experts came to our country during the period when Democratic Party began in 1950 were only from the United States of America while foreign education experts coming to our country during the period 1924-1950 came from the United States and various European countries. It is observed serious criticisms were directed on this situation to Democratic Party by dissident circles. However, it is shown that the reasons for turning to the U.S. on foreign experts were the political situation of the period, the global balances of power, that Turkey joined due to Turkey's international lobby needs, that Turkey was a natural ally with the U.S durin this period. The aim of our research is to determine the qualification of the foreign experts reports as qualitative, to bring out the reports' positive and negative aspects. Therefore, the reports have been detected and taken into evalution obtectively