Suchergebnisse

This paper discussed the main arguments that deal with the issues of development cooperation between Europe and West Africa. At the turn of the 21st century, it is clear that economic and security challenges which Sub-Saharan Africa faces are unique in nature. While the issues concerning the future of the African continent occupy a prominent place on the international agenda in matters of economy and security, the improvement of living conditions and the satisfaction of the most indispensable needs are the dilemmas that most countries are trying to resolve. The primary objective of the thesis was to examine the reasons which contributed to the failure of development strategies in West Africa to identify the dilemma of economic development and political and social stability. Despite the fact that a number of studies have examined economic development and security issues as separate domains, the emphasis has not been on the correlation between economic development and socio-political stability in the relatively stable countries in West Africa. Therefore, the theoretical framework was an attempt to associate economic development with security concerns by utilizing Securitization theory (as a middle ground between Constructivism and Classical Realism). The methodology of the thesis applied qualitative methods (documentary analysis and discourse analysis) to demonstrate that the current difficulties, in term of economic development and security, have historical roots. This methodological approach was preferred because it enables to thoroughly comprehend issues like migration, terrorism, and economic development which remain among the central viii issues in international relations. The paper applied the following structure to present its findings. After providing an overview of the scope and context of the topic, the paper first examines the critical nature of economic relations among regional institutions and states (in Europe and West Africa) through their economic agreements and trade conventions (Yaoundé, Lomé, or Cotonou). The liberalization conditionality and the purpose of trade agreements on development are elaborated to compare and contrast the preferential trade agreements (PTA) with the economic trade agreements (EPA). This scrutiny served to illuminate the motives which led to the establishment of regional organizations in the African continent and the path to the economic globalization. In these writings, it is possible to encounter descriptions and analyses of economic indicators. This thesis does not, however, intend to have a quantitative approach because it focuses on a policymaking process and the social impact of these agreements. Next, the thesis provided an in-depth examination of reactive and proactive policies related to economic and trade relations to explain the root causes of migration (with the failure of agricultural and industrial sectors) and security issues (with the increase of terrorism and the failure of the education system) in West Africa. Finally, the concluding chapter acknowledged several parameters which caused the failures of economic, political, and social policies and argued that the economic relations between European states and West African countries were not based on mutual interest. It is also concluded that the integration model and the official development aid (ODA) to assist the underdeveloped nations in West Africa contributed to the asymmetric relationship and current development concerns. Consequently, the Marshall Plan with Africa (under the leadership of the Federal Republic of Germany) as a new cooperation model based on mutual interest could give West Africa its rightful place in international relations. ; Bu çalışmada Avrupa ve Batı Afrika arasındaki kalkınma işbirliği konularıyla ilgili başlıca argümanlar ele alınmıştır. 21. yüzyılın başında, Sahra Altı Afrika'nın karşı karşıya kaldığı ekonomik ve güvenlik zorluklarının tabiatı gereği benzersiz olduğu açıktır. Afrika kıtasının geleceği ile ilgili konular, ekonomi ve güvenlik konularında uluslararası gündemde önemli bir yer tutarken yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve en vazgeçilmez ihtiyaçların karşılanması çoğu ülkenin çözmeye çalıştığı ikilemlerdir. Tezin temel amacı, ekonomik kalkınma ile politik ve sosyal istikrar ikilemini belirlemek için Batı Afrika'daki kalkınma stratejilerinin başarısız olmasına sebep olan nedenleri incelemektir. Bazı çalışmalar ekonomik gelişme ve güvenlik konularını ayrı alanlar olarak incelemiş olmasına rağmen, vurgu, Batı Afrika'daki nispeten istikrarlı ülkelerde ekonomik gelişme ile sosyopolitik istikrar arasındaki ilişki üzerinde olmamıştır. Bu nedenle, teorik çerçeve, Güvenlikleştirme teorisini (Yapılandırmacılık ile Klasik Gerçekçilik arasında bir orta yol olarak) kullanarak, ekonomik gelişmeyi güvenlik endişeleriyle ilişkilendirme amacında olmuştur. Tezin metodolojisi olarak, ekonomik gelişme ve güvenlik açısından mevcut zorlukların tarihsel kökene sahip olduğunu göstermek için nitel yöntemler (belgesel analizi ve söylem analizi) uygulanmıştır. Bu metodolojik yaklaşım tercih edildi çünkü uluslararası ilişkilerde başlıca konular arasında bulunan göç, terörizm ve ekonomik kalkınma gibi sorunların iyice kavranmasını sağlamaktadır. Çalışma, bulgularını aktarmak için aşağıdaki yapıyı uygulamıştır. Konunun kapsamı ve bağlamına genel bir bakış sağladıktan sonra, çalışma ilk olarak ekonomik anlaşmalar ve ticaret sözleşmeleri (Yaoundé, Lomé veya Cotonou) aracılığıyla bölgesel kurumlar ve devletler (Avrupa ve Batı Afrika'da) arasındaki vi ekonomik ilişkilerin kritik durumunu incelemektedir. Liberalleşme şartlılık ilkesi ve kalkınma ile ilgili ticaret anlaşmalarının amacı, tercihli ticaret anlaşmalarını (PTA) ekonomik ticaret anlaşmalarıyla (EPA) kıyaslamak ve karşılaştırmak için hazırlanmıştır. Bu inceleme, Afrika kıtasında bölgesel örgütlenmelerin kurulmasına sebep olan ve ekonomik küreselleşmenin yolunu açan nedenleri aydınlatmayı sağlamıştır. Bu yazılarda, ekonomik göstergelerin açıklamaları ve analizleriyle karşılaşmak mümkündür. Bununla birlikte, bu tez niceliksel bir yaklaşıma sahip olmayı amaçlamamaktadır, çünkü politika oluşturma sürecine ve bu anlaşmaların sosyal etkilerine odaklanmaktadır. Sonrasında, tez, Batı Afrika'da göçün temel nedenlerini (tarım ve sanayi sektörlerinin başarısızlığı ile) ve güvenlik sorunlarını (terörizmin artması ve eğitim sisteminin başarısızlığı ile) açıklamak için ekonomik ve ticari ilişkilerle ilgili reaktif ve proaktif politikaların derinlemesine incelenmesini sağlamıştır. Son olarak, sonuç bölümünde ekonomik, politik ve sosyal politikaların başarısızlığına neden olan birçok parametre belirtilmiş ve Avrupa ülkeleri ile Batı Afrika ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkilerin karşılıklı çıkarlara dayanmadığı savunulmuştur. Ayrıca, entegrasyon modelinin ve Batı Afrika'daki azgelişmiş ülkelere yardım etmek için resmi kalkınma yardımının (ODA) asimetrik ilişki ve mevcut kalkınma endişelerine katkıda bulundukları sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak, Afrika ile Marshall Planı (Almanya Federal Cumhuriyeti öncülüğünde) karşılıklı çıkarlara dayanan yeni bir işbirliği modeli olarak Batı Afrika'ya uluslararası ilişkilerde hakettiği yeri verebilir.