Search results

Toni Morrison'ın Cennet adlı romanı, ataerkillik ve ırkçılık kavramlarının canlı bir resmini sunmaktadır. Roman, ırk ve cinsiyete bağlı önemli sembollerle çevrilidir. Cennet, Oklahoma yakınlarında Ruby isimli kasabada geçmektedir. Ruby, siyahi erkeklerin otoriteyi elinde tuttuğu ve sistemi yönlendirdikleri küçük bir kasabadır. Kimlik açısından ele alındığında, romanda kadınlar için ayrı bir kimlik kavramı yoktur. Erkekler tarafından beklenen tüm kurallara uymak zorundadırlar. Öte yandan Ruby yakınlarında manastır olarak bilinen bir yer bulunmaktadır. Anahatlarıyla değerlendirildiğinde, manastırda yaşayan kadınlar, siyahi erkeklerin kadınlara karşı nefretini ve öfkesini tetikler, çünkü bu erkekler tıpkı eşlerini kontrol ettikleri gibi bu kadınları kontrol edemezler. Manastırdaki kadınlar kimliklerini cesurca ve özgürce göstermektedirler. Bu nedenle, erkeklerin mutlak otoritesini tehdit etmektedirler. Güçlü kadın kavramı ve eğer yetki erkeklerden alınırsa erkeklerin ne kadar acımasız olabileceği, manastır kavramıyla temasal bağlamda vurgulanmaktadır. Aslında, baştan sona kadar, Morrison kadınların mücadele halinde olduğu zorlukların resmini çizmektedir. Romanın zenginliği, ırkçılık ve ataerkillikle sarılı dil ve söylemle yakından bağlantılı tematik unsurlardan kaynaklanmaktadır. Yazarın kullandığı dil ve gerçekleşen olaylar ataerkillik ve ırkçılıkla ilgili kronolojik bir sıra olmaksızın farklı bakış açıları sağlamaktadır. Cinsiyet ve ırk açısından, geçmiş ve şimdiki zamana dayalı eşitsizlikler arasında çarpıcı bir etkileşim vardır. Çalışmanın amacı, ırkçılık ve feminizm arasındaki etkileşimden meydana gelen Siyah Feminizm ile ilgili tematik unsurları ve bunların arasındaki ilişkileri analiz etmektir ve sonuç olarak, ırkçılık ve feminizm kavramlarının politik ve ekonomik sebeplerden kaynaklanan çıkarların gizlenmesi için ne şekilde kullanıldığı literatür taraması ışığında açıklanmaktadır. Bu çalışmada, temalara göre içeriği açıklamak için veri toplama metodu olarak tema analizi kullanılmıştır. ; Toni Morrison's novel Paradise provides a vivid picture of patriarchy and racism. The novel is surrounded with crucial symbols in connection with race and gender. The novel takes place in Ruby near Oklahoma. It is a small town where only black men hold the authority and manipulate the system according to their interests.In terms of identity there is no separate concept for women in the novel. They have to obey all the rules which are expected by men. On the other hand, There is a place which is known as Convent near Ruby. The women who live in Convent trigger the hatred and anger of those men against women in general because they think that they can not control the women as they control their wives. The women in Convent show their identities bravely and freely. Therefore, it menaces the absolute authority of men. The concept of strong women and how merciless men can be If the authority is taken from them, are emphasized with the help of Convent thematically.Actually, from the very beginning to the end, Toni Morrison draws the picture of difficulties women have to deal with. The richness of the novel stems from the thematic elements intimately linked to the language and discourse intertwined with racism and patriarchy. The way she uses the language and the events that take place provide different perspectives on these issues non-chronologically. There is a striking interplay between past and present in connection with inequalities in terms of gender and race. Actually, Morrison tries to show that the underlying reason of segregation is not closely linked to race or gender. The aim of this study is to analyze the thematic elements and their relations to the interplay between racism and feminism known as Black Feminism and as a conclusion how concepts of race and gender are used to hide interests stemming from political and economic reasons are explained in the light of literature review. In the study, as data collection method, the thematic analysis has been used to explain the content according to themes.