Langston Hughes'un eserlerinde Afrikalı Amerikalı kimliğinin temsili ; Representation of African American identity in the works of Langston Hughes
1920s, defined as Harlem Renaissance constituted an era that the blacks in the United States expressed themselves via creating unique and original works in literature and art. During this period, also known as the jazz age (or the jazz era), the black people, who came to the north during the First World War by internal migration, formed an intense population in the Harlem region of New York. African Americans have been able to express their identities through literature, art and music within the structure of wealth and consumption society in post-war America. In parallel with this, this period, which is defined as the Harlem Renaissance, has taken an important place in American Literature and has been a reference for the African American literature to have an identity in the institutional sense. Langston Hughes, one of the most distinguished representatives of this period, and his works have been selected as the primary research subject of this thesis. One of the most important reasons for including Langston Hughes in this study is that, besides being one of the first African Americans to represent American modernism, his literary identity and writings include wide range of works, not only confined with poetry or short stories, but also extended to novel and drama. This thesis aims to analyze the works of Hughes by focusing on the concept of language, identity and representation and reflect the African Americans in American society within the context of literature-culture connection. However, it would be useful to emphasize that Hughes' political identity is not only in literature or art, but is prevalent in the modern era of America as well. ; 1920'ler, Harlem Rönesansı olarak tanımlanan ve Amerika'da yaşayan siyahların edebiyat ve sanat açısından özgün eserler üreterek kendilerini ifade edebildikleri bir süreci yaratmıştır. Caz Çağı (ya da Caz Devri) olarak da anılan bu dönemde, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında kuzeye iç göç ile yoğun bir biçimde gelen siyahlar, özellikle New York'un Harlem bölgesinde yoğun bir nüfus oluşturmuşlardır. Siyah Amerikalılar, savaş sonrası Amerika'da yaşanan zenginlik ve tüketim toplumu yapısı içinde kendi kimliklerini edebiyat, sanat ve müzik ile ifade edebilme imkanına kavuşmuşlardır. Buna paralel olarak Harlem Rönesansı olarak tanımlanan bu dönem Amerikan Edebiyatı içinde önemli bir yer almış ve Afro-Amerikan edebiyatının kurumsal anlamda bir kimlik sahibi olmasına katkı sağlamıştır. Bu dönemin en önemli temsilcilerinden Langston Hughes ve eserleri bu tezin birincil araştırma konusu olarak seçilmiştir. Langston Hughes'ın seçilmesindeki en önemli nedenlerden bir tanesi, Amerikan modernizmini temsil eden ilk Afrikalı Amerikalılardan olmasının yanı sıra, edebi kimliğinin ve yazarlığının sadece şiir ya da kısa hikayelerle değil aynı zamanda roman ve tiyatro çalışmalarıyla geniş bir alana yayılmış olmasındandır. Bu çalışma Hughes'un eserlerini dil, kimlik ve temsil gibi kavramlar üzerinde inceleyerek, edebiyat-kültür ilişkisi bağlamında Afrikalı Amerikalıların Amerikan kültürü içindeki varlığını yansıtmayı amaçlamaktadır. Bununla birlikte Hughes'un sadece edebiyat ya da sanat ile değil, Amerika'nın modern dönemi içinde politik bir kimliğe sahip olduğunu vurgulamak yararlı olacaktır.